Enflasyon dediğimiz şey, koca dişli bir canavar. Evet evet… Fena bir canavar. Küçük ve orta ölçekli markaları yiyip bitiren, en büyükleri bile titreten bir mahlukat. Aç bir T-rex ya da gözü dönmüş Godzilla gibi bir şey. Tam da işler bir yola girmişken çıkıp geliyor ve ortalığı kırıp döküyor. "Ya kardeşim taktın bu enflasyona, ne var ki bunda?" deme. Bak, ne var anlatayım.
Enflasyon denen canavar, sadece fiyatları şişirmez; tüketici güvenini zedeler, talebi düşürür ve seni bir belirsizlik denizine sürükler.
Düşünsene, sen bir yandan maliyetlerle boğuşurken, müşterin cebindeki paraya daha sıkı sarılmaya başlıyor. Sonuç? Satışlar düşüyor, stoklar artıyor, karlar eriyor. Diğer yandan hem iş gücü ve üretim hem de reklam ve tanıtım maliyetin yükseliyor. İşte enflasyon, markan için böyle bir bela.
Ne Yapacağım?
"Bu canavarla savaşamazsam ne olacak?" diye düşünebilirsin. Allah korusun, markanı günden güne eritirsin. Ez cümle, enflasyonla savaşmalı, pazarlama stratejine enflasyonist döneme uygun taktikler eklemelisin.
Hemen söyleyeyim, bu dönemde çoğu markanın en büyük hatası hemen ve sadece fiyat odaklı hareket etmesidir. Evet, maliyetler arttı, senin de fiyatları yükseltmen gerek. Ama unutma, bu seni diğerlerinden ayırmaz. Yarana merhem de olmaz. Satış fiyatın artar ama satamadıkça bu neye yarar...
Başlangıç olarak fiyat yerine, değer konuşmalısın. İnsanlara ürününü değil, o ürünün hayatlarına ne kattığını anlatmalısın. Çünkü enflasyonist ortamda fiyatın değil, yarattığın değerin konuşulması seni ayakta tutar.
Enflasyon Geçer Ama Senin Stratejin Kalıcı Olmalı
Enflasyon bir süreçtir, kalıcı bir durum değil. (Amin)
Ama sen bu süreçte verdiğin stratejik kararlarla sürdürülebilir bir geleceğin temelini atabilirsin. Klişe olacak ama bu dönemi fırsata bile çevirebilirsin.
Nedeni açık... Müşteriler enflasyon dönemlerinde daha seçici olur. Eğer güvenilir bir marka olmayı başarırsan, bu güven sana uzun vadede çok şey kazandırır. Yani, enflasyon geçip gittiğinde senin markan tüketicinin zihin payında önemli bir yer kazanmış olabilir.
Peki, Enflasyon Döneminde Pazarlama Nasıl Yapılır?
Şimdi asıl meseleye gelelim: Enflasyon döneminde nasıl pazarlama yapacaksın?
Aslında temel kural basit: Fiyatını değil, markanın sunduğu değeri anlatacaksın. Dürüst olacaksın. Önce bindirip, sonra indirim yapıyor gibi görünmeyeceksin. Kazancını korumak için ürünün kalitesinden çalmayacaksın. Hizmetinden ödün vermeyeceksin. Gerekirse (maalesef) daha az kazanacak ancak müşteri ilişkilerini koruyacaksın.
Sadece ürün satmak için değil, insanların hayatına ne kattığını göstermek için var olacaksın. Müşterilerinle aranda şeffaf ve samimi bir bağ kuracaksın. Onlara güven verecek, markanla birlikte ne kazanacaklarını net bir şekilde ortaya koyacaksın. Enflasyon, kısa vadede fiyatları konuşur ama uzun vadede kazanan, net, özünü koruyan ve değer yaratan markalar olur.
Değerine odaklanmak güçlü bir başlangıç. Elbette yapılacak daha çok şey var...
- Şeffaf Fiyat İletişimi
- Doğru Maliyet Optimizasyonu
- Sadakat Programları
- Dijital Verimlilik
- Alternatif Ürün-Hizmet Geliştirme gibi.
22 yıldır nispeten sabit fiyatlı bir piyasada marka iletişimi çalışmaları yürütüyorum. Enflasyonu çocukluğumdaki bol sıfırlı paralardan, göz ucuyla televizyonda gördüğüm haberlerden ve karikatürlerden hatırlıyorum.
Kimse bana enflasyonist dönemde pazarlama nasıl yapılır öğretmedi. Ben bu işe günlerimi verip, onlarca makale ve kaynak taradım. Ardından okuduklarımı, gördüklerimi ve keşfettiklerimi seninle paylaşmaya karar verdim.
Umarım anlatacaklarım bir nebze olsa da işine yarar. Satışlarını patlatmayı vadetmiyorum sana. Keşke edebilsem. Ancak az da olsa işine pozitif etki edebilsek, sana belli bir bilinç ve gayret etme motivasyonu kazandırabilsek bile kardır.
Mucize beklemeyelim. Kurtarıcıyı dışarıda aramayalım. Gel elimizden geleni yapalım. Göbeğimizi kendimiz keselim. Ardından konuştuklarımızı, senin de yardımınla maksimum sayıda insana ulaştıralım.
Somut adımları sıralayacağımız bir sonraki yazıda buluşmak üzere.
Comments