Ülkece kalkınabilmemizin tek yolu var. O da marka. Markayı konuşan pek yok. Birilerinin meşaleyi yakıp, hepimizi provoke etmesi gerek!

İş dünyasında morali korumak çok önemli. Her şeye rağmen kuyruğu dik tutmak da. Batı bunu iyi bilir; çaktırmadan beceriyle uygular.
Pozitif düşünce ve motivasyon soyuttur, oysa rakamlar gerçek. Sayıları kandırmak da, sayılarla kandırmak da zordur. Matematikçilere göre imkansızdır.
Türkiye nüfusu bugün itibariyle 81 milyon. Gayrisafi yurt içi hasılamız 2017 itibariyle 880 milyar TL. Bugünkü kurla 145 milyar dolar, bir önceki seneyle 250.
Brand Finance'e göre en değerli markamız Türk Hava Yolları. 2019 yılı itibariyle elle tutulmayan değeri 1,7 milyar dolar. 2018 kapanışlarına göre en büyük şirketimiz 53 milyar TL senelik satışla Tüpraş. Ciroda ise şampiyon 99 milyar TL ile Koç Holding.
Facebook dünyada 1.2 milyar kişi tarafından kullanılıyor. Yani somut bir ürünü olmayan bu markanın 15 Türkiye kadar müşterisi var. Aynı şekilde Youtube'un da. Google'ın 1.1, Whatsapp'ın ise 1 milyar tüketicisi var. Twitter'a ise Türkiye nüfusunun 4.5 katı kişi üye.
Dünyanın en büyük iki şirketi Apple ve Amazon. Hisse değerleri 1 trilyon doların üzerinde. Bu rakam ülkemizin bir yıllık total üretiminin 7 katına denk. Apple'ın senelik cirosu Koç Holding'in 13 misli. Koç'un yüzden fazla şirketi olduğunu hatırlatalım.
Amazon şirket değerlemesinin yanında, gözle görülmeyen 190 milyar dolarlık marka değerine sahip. Yani isminin ederi, 80 milyon vatandaş olarak bizim bir yılda ürettiğimiz ticari değerin üzerinde.
Amazon'ın kurucusu Jeff Bezos'un kişisel serveti, Borsa İstanbul'daki 517 şirketin değerine denk. Yani Jeff Bey istese, Türkiye'de halka açık tüm şirketlerin sahibi olabilir.
10 küsür yıllık geçmişi olan ve sadece fotoğraf taşıyan Instagram'ın marka değeri, her sene yüzbinlerce can taşıyan, Cumhuriyet ile yaşıt Türk Hava Yolları'dan 10 kat fazla.
Mc Donald's her gün 70 milyon kişiyi doyuruyor. Neredeyse ülke nüfusumuz kadar. Murdock'ın Fox'u günde 90 milyon eve ulaşıyor. Netflix'e ise 130 milyon kişi abone. Platform yakında Türkiye nüfusunun 2 katına ulaşacak.
Ford tek başına 6 kıtada 200 pazarda üretim yapıyor. Türkiye olarak bizim ihracat yaptığımız ülke sayısı ile eşit.
Avon'un güzellik ürünlerini, dünya genelinde 4.5 milyon kişiden oluşan bir ordu pazarlıyor. Dünyanın en büyük ordusuna sahip Çin'in asker sayısı, Avon ekibinin yarısı kadar.
En değerli moda markası Louis Vuitton ile Türkiye moda endüstrisinin tamamını 10 kez satın almak mümkün. Manchester United'ın marka değeri 4 büyüklerimizin toplam marka ederini pek çok kez katlamış durumda. Visa, American Express ve Mastercard'ın her biri dünyadaki 100 ülkeden daha zengin.
Yeryüzünün en değerli 5 markasının hiç biri 50 yaşın üzerinde değil. Hatta üçüncü olan Google sadece 20'lik delikanlı.
En değerli şehir markamız olan İstanbul, dünya listesinde ancak 25. sırada. Oysa İstanbul'daki tarihi ve kültürel eser sayısı önündeki tüm şehirlerin üzerinde.
Dost meclislerinde, aile sohbetlerinde hatta bazen kendi ajansımda bile sürekli marka düşünüyor ve konuşuyor diye eleştiriliyorum. Hayata marka gözlüğü ile bakıyormuşum.
Aslında marka sadece bir araç. Ekonomik kaldıraç.
Amaç ise daha farklı: Çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak ve ülkece refah içinde yaşamak. Dünyada sözü geçen bir toplum olmak. Geçirgen değil sağlam bir ekonomi ile krizlerden korunmak. Paramızın değerini kaybetmemek.
Yanlış anlamayın... Bu yolda eğitimi, kültürü ve sanatı yadsımıyorum. Aksine bunları zaten olmazsa olmaz hijyen faktörleri olarak görüyorum.
Markalamayı biz bulmadık. Batı icat etti. Bizse süreci 100 yıl geriden takip ediyoruz. Eğer toplum genelinde marka yaratma ve yönetme bilinci oluşturamazsak, kazanca uzaktan bakmaya ve başkalarının akıl almaz rakamlarını konuşmaya devam edeceğiz.
Zenginin malı züğürdün çenesini daha fazla yormasın. Yakın gelecekte bizim markalarımız ve başarıları konuşulsun.
Bana göre bunun tek bir yolu var: Markayı daha fazla anlatmak, konuşmak, tartışmak, okumak, çalışmak, yazmak ve çizmek.
Elimde olsa, marka yaratmayı ilk öğretimin ders müfredatına bile koyarım. Sadece marka üzerine çalışan üniversiteler kurarım. Marka araştırmacılarını ve teorisyenlerini karşılıksız desteklerim. Devlet destekli, faizsiz marka kredileri geliştiririm.
Nacizane bir tavsiyem daha var. Kıskanın. Dünya markalarını kıskanın. Ben çok kıskanıyorum ve bunun en güçlü motivasyon kaynaklarından biri olduğuna inanıyorum.
Kıskanın ama özenmeyin. Ve sakın taklit etmeyin.
Büyük markaların yöntem ve stratejilerini kopyalayın, ancak kendi değerlerinizi hikayeleştirin. Bize özgü markalar yaratmaya çalışın.
Bir çocuğum daha olursa... Adını "marka" koyacağım.
Comentarios