Birileri birilerine, o birilerinin yaptığı işe, elde ettiklerine ve çabalarına neden bok atar? Girişimcinin penceresinden kısa bir analiz yapalım.
Şimdiden uyarayım… Bu yazının öznesi de nesnesi de bok. Okurken ister istemez bok yağmuruna tutulacaksın. Ancak merak etme, sonunda temiz bir yere varacağız birlikte.
23 Şubat 2021’de Instagram’da bir post yayınladım. En beğenilen paylaşımlardan biri oldu. Yazı masamda tuttuğum plastik bok fotosunu göstererek şöyle dedim…
- Bizi yıllar boyunca milli sporumuz güreş diye kandırdılar. Oysa bizim milli sporumuz bok atmadır. En akıllıları "beğenmeme hakkımı kullanıyorum" diye başlar. Orta zekalılar "bence olmamış" der. Düşük zekalılar "hiç güzel değil", yok akıllılar ise "bu da bir şey mi, ben olsam..." diye döşenir.
Görünce yüzünüzü buruşturmayın. Girişimci olup akıl teri dökecekseniz, boklanacaksınız. Hem normaldir hem de adettendir.
Ben yazı masamda bu meretin plastiğini tutarım. 2 sebeple...
01. Bu işi açıkça yapanları sevmemi sağlar. Onlardan zarar gelmez.
02. Asıl tehlikenin yüzünüze övüp arkadan konuşanlardan geleceğini hatırlatır.
Bu saatte tatsız oldu belki ama... Girişimcilikte midesi sağlam olanlar kazanır. -
İyi haber: Yoldasın
Biri sana herhangi bir konuda bok atıyorsa iyi haber. Doğru ya da yanlış gittiğinin çok önemi yok; yoldasındır demektir. Sen yola çıktın, yürüyorsun. Birileri de seni seyrediyor ve hakkında yorum yapıyor.
Zaten bütün mesele de bu. Bok atma mevzusunda, eylemin sahibi boku atan gibi görünür. Oysa atan etken değil edilgendir. Hikayenin asıl kahramanı bok atılandır. Çünkü dikkat onun üzerindedir.
Savunma mekanizması
Bok atma, atan için bir savunma mekanizmasıdır aslında. Yapan için rahatlatıcı bir etkisi vardır. Genellikle kendine kızgınlığın, başka bir tarafa yönlendirilmiş şeklidir bok atma eylemi.
Kişi kendinden mutsuzdur, bok atar. Kıskançlık içini kemiriyordur, bok atar. Karakterinde bir eksik vardır, kapamak için bok atar. Söyleyecek sözü, nitelikli bir yorumu ya da zeka seviyesi yüksek bir argümanı yoktur, bok atar.
Boklanmak güzel şey
Birileri benden yardım istiyor. Kısa sürede dönemiyorum, bir bakmışım senden gelecek hayır Allah’tan gelsin moduna geçmiş.
Sosyal sorumluluk projesi yapılmış, binbir emek ve özenle hak sahiplerine proje ulaştırılmış… Etrafımda fır fır dönenler, başkası seçildi diye beni suçlamaya başlamış.
Ortaya bir yenilik konulmuş, pek çokları ne var ki bunda çok basit deyivermiş. O halde neden yapmadın yapmıyorsun? Cevap yok.
Görüştüğün kişiyi işine, projene ve vizyonuna uygun bulmayıp, nazikçe reddetmişsin… Aaa bir bakmışsın nur topu bir trolün olmuş. İnsanlara akıl fikir verdiğin canlı yayına da gelmiş, sosyal içeriklerine dadanmış.
İnsan neden bok atar? Fikirlerine sıkça danıştığım ve tezlerini projelerimize kattığımız psikolog ve sosyolog arkadaşlarım der ki… Uzaktan bakma sendromudur bu. Oyuna alınmayan çocuk hissi ile paraleldir; ancak kirlenmişidir. Acziyet belirtisidir. Özetle, kedi uzanamadığı ciğere mundar der.
İşte bu nedenle boklanmak güzel şeydir. Boklayandan üstün olduğunuzu gösterir. Kapasite ve eylem farkını ortaya koyar.
Bok kalkanı
Bok atmak dünyanın en kolay şeyi. İnanın öyle. Birkaç saniyelik iş. Bu işin kibarcası çamur atmak. Atmak yetmezse bir sonraki aşaması da çamur at izi kalsın düşüncesi.
Dediğim gibi, boklanmak güzel şey. Ancak kolay değil. Alışmak için kendinize zaman vermeniz ve zihninizi esnetmeniz gerek. Bunun formülü de yine BOK’ta gizli. Boşver Olacak Kabullen.
Senelerdir üreten, karşılıksız içerik ve bilgi paylaşan, insanlara faydası olsun isteyen bir adam olarak BOK formülünü %100 uyguluyor muyum tartışılır. En azından bunu da fark etmiş durumdayım. Ve yine aynı şeyi söylüyorum… Boşver Olacak Kabullen.
Yazıyı bu satırları yazma sebebimle bitirelim… Girişimcilik yolundaysan, tek sermayen sensin.
Aklını, azmini ve hedeflerini koru. Daima ve sonuna kadar.
留言