Kişisel markaya yeni bir pencereden, dahiler üzerinden bakma vakti. İlk yazının kahramanı bir resim ve pazarlama dehası, Pablo Picasso.
Üniversitenin üçüncü yılıydı. Reklam ana bilim dalını seçmiş, sıkı bir reklamcılık öğrencisi olmuştum. Efsane olmuş reklamcılar gibi yazmak ve üretmek istiyordum. Yazı tekniklerinden önce, beyni öğrenmem gerektiğini fark ettim. Böylece insanoğlunun hala tam keşfedilmemiş tek organı üzerine çalışmaya başladım. Öğrenme, hafıza, soyutlama, problem çözme derken... Loblar arasındaki gezintim beni "yaratıcılık" kavramına taşıdı.
Sene 2000. Internet şimdiki gibi dolu değil. Sosyal medya henüz icat edilmemiş. Yaratıcılıkla ilgili kaynak sayısı az. İki yıl kadar, sonradan bitirme tezime dönüşecek yaratıcılık araştırması yaptım. İşte o noktada dehalarla tanıştım.
Dahileri ismen tanıyordum elbette. Ancak mesele zihinlerine girmek, düşünce biçimlerini anlamak ve ortak özelliklerini fark etmekti.
Aradan geçen 20 yılda dahileri okumayı ve incelemeyi sürdürdüm. Bugün onlara farklı bir pencereden bakmak, düzenli bir yazı dizisiyle nasıl birer marka kişi haline geldiklerini anlatmak istiyorum.
Merceği önce dünyanın en meşhur ve varlıklı ressamına... Pablo'ya tutalım.
Gerçek değil Pablo'nun gerçekliği
Bir rivayet var... Şöyle... Pablo bir sanat eleştirmeni ile bahçesinde oturuyordur. Eleştirmen bir köşede duran gerçeküstü çizimlere bakar, yüzünü ekşitir ve sorar: "Pablo neden her şeyi değiştirerek çiziyorsun... Gerçeği tuvale yansıtmak konusunda yeteneğin yok mu?"
Picasso cevap vermez... Yerinden kalkar, fırçasını ve boyalarını alır. Biraz yürür, bahçede durur ve toprak zemine bir şeyler çizmeye başlar. İşini bitirir ve geriye çekilir. Ardından çimlerde gezinen tavuklar çizime doğru koşar ve toprağı gagalamaya başlar. Eleştirmen orada ne oluyor diye baktığında Pablo'nun fırçasından çıkma tavuk yemlerini görür. Gerçekten daha gerçektir.
Pablo şöyle der: "Elbette her şeyi olduğu gibi çizebilirim. Yeteneğimden şüphem yok. Ancak benim sanatım tavuklar için değil. Başka şeyler arayanlar için."
Hikayenin doğruluğu tartışılır. Yine de fark etmez. Pablo Picasso dünyayı olduğu gibi çizerken de iyi bir ressamdı. Ancak o farklı bir yolu tercih etti. Dünyayı büktü ve kendi gerçekliğini yarattı. Pablo'yu bugün yetenekli bir ressam olarak değil; dünyayı değiştiren dahi olarak anıyoruz.
Ne işle meşgul olursanız olun, daha iyisini yapmak sizi marka yapmaz. Mesele daha farklı yapmak; farkı ortaya koyabilecek kadar cesur olmaktır.
Nereden nereye...
İspanyol ressamın tam ismi Pablo Ruiz Picasso. 1881'de Malaga'da doğdu. 1973 yılında hayatını kaybetti. Resim çizmeyi babasından öğrendi. Çocukken ilk söylediği kelime "kalem" oldu.
Picasso 80 yıl boyunca durmadan yeni eserler üretti. 20. yüzyılın sanat akımlarına yön verdi. Dünyanın en pahalı resimlerine imza attı.
Bir ressam olarak Picasso geleneksel yöntemlerle eğitildi. Klasik kuramlarda uzmanlaştı. Ancak onun başarısı çizginin dışına çıkabilmekte gizli. Hatta tüm hikayesi şu sözünde saklı: "Kuralları bir profesyonel gibi öğren ki, onları bir artist gibi yıkabilesin!"
Az önce söylediğim gibi... Pablo iyi bir ressamdı. Ancak dünyanın iyi ressamlarla dolu olduğunun farkındaydı. Diğerlerinden daha iyi olmaya çalışmak boşa çaba olacaktı. Hatta zaman, emek ve nakit kaybı.
Marka olmuş meslekleri düşünün... Mimar, avukat, doktor, reklamcı, psikolog ya da diyetisyen. Hepsi işinde iyidir. Yani klasik kuralları eksiksiz bilir ve uygularlar. Ancak onların sıradan iyilerden bir farkı bulunur. Bazen doğrudan işlerinde, kimi zaman da işlerini uygulama yani hizmet biçimlerinde. İşte o fark onları daha iyi değil; marka yapar. Tıpkı Picasso gibi.
Yıkılmaz özgüven
Bu arada bir hatırlatma... Eğer farklıysanız ve farkınız fark edildiyse işinizde daha da iyi olursunuz. Özgüveniniz tavan yapar. Altını dolu tuttuğunuz sürece beceri ve geliriniz daima artar.
Pablo'ya kulak verelim: "Biz artistler yıkılmaz insanlarız. İster hapisanede olayım, ister konsantrasyon kampında. Tozlu bir duvara dilimle resim çizmek zorunda bile kalsam, kendi sanat dünyamda benden üstünü yoktur."
İşte bu özgüvene erişmek için eskiyi yıkmak gerekir. Ben buna yıkıcı yenilik diyorum. Picasso ise yıkıcı yaratıcılık: "Eskiden resimler adım adım son hallerine kavuşurdu. Her gün, yeni bir şey eklenirdi. Resim, parçaların toplamıydı. Bütündü.
Benim için resim bir yıkım bütünüdür. Bir resim çizerim, sonra da onu imha ederim. Ama uzun vadede hiçbir şey çöpe gitmez. Bir resimde kullandığım kırmızı, bambaşka bir yerde işime yarar."
Nasıl... Sanki bir ressam değil girişimci değil mi? Çok yaşa Pablo.
Pablo'dan Marka Öğütleri
Klasik kuralları eksiksiz öğren. İşinde iyi ol.
Ancak iyi kalma; kendi farkını ara, bul ve tasarla.
Farklı şeyler eskiyi yıkmadan yapılamaz. Yıkıcı ol.
Yıkıma yenilik ekle. Yıkımdan yeniyi çıkar.
Kuralı boz; kendine göre yeniden yaz.
Asla üretmeye ara verme. Yeniliği sürdür.
Kendi dünyanın en iyisi ol. Özgüvenini işine aktar.
Comments