top of page
  • Onur Y.

Bu Yazı Bazılarının Hayatını Değiştirecek!

Guru falan değilim. Spiritüel işlerle değil; gerçeklerle iş yapar ve yaşarım. Kıblem veri, bilim, vaka ve analitik düşüncedir. Ancak yine de size bir palamuttan dünyanın nasıl çalıştığını anlatayım.



Size az sonra anlatacaklarımı büyüklerimden, örneğin anane, babane ya da dedelerimden duymadım. Büyük ihtimalle bilmiyorlardı. Haberdar olmadıkları için anneme ve babama da anlatmadılar. Haliyle ebeveynlerim de bana.


Bu bilgiyi ilkokulda almadım; ortaokulda da lisede de. Biyoloji gördük, fizik dinledik, matematikle uğraştık... İlk yardım ve milli güvenlik bile okuduk... Ancak hayatın temeli olan bu bilgiyi hiç duymadık.


İki üniversite bitirdim. Yurt içi ve dışında sayısız kursa, atölyeye, hap eğitime katıldım. Hiçbirinde kimse bu kadim bilginin yanından bile geçmedi.


Oysa yazdıklarım sadece önemli değil... Aynı zamanda yaşamın anlamı. İçimizde ve dışımızda gelişen her şeyin olma şekli. Başarmanın, hayallere ulaşmanın, para kazanmanın, mutlu olmanın ve kendini gerçekleştirmenin tek yolu.


Bilgiçlik taslamadan, dilim döndüğünce... Beraberinde yüzde yüz uygulayabildiğimi iddia etmeden anlatayım.


Aristo'nun palamudu

Aristo bir gün felsefe okuluna gelir, derse girer ve her zamanki yerine geçer. Cebinden küçük bir meşe palamudu çıkarır ve o dönemin en parlak zihinlerinden oluşan sınıfına "elimde tuttuğum nedir" diye sorar. Herkes, istisnasız aynı yanıtı verir: Palamut.


Topluluktan tek bir doğru yanıt çıkmadığını gören Aristotales acı bir gülümsemeyle palamudu cebine koyar ve derse döner. Bir daha da bu konuyu açmaz.


Gerçekte cevap palamut değil; meşe ağacıdır. Uzun, güçlü ve görkemli bir meşe ağacı.

Derine inelim...


Aynı palamudu bir bilim insanına verin, mikroskop altında inceletin. Cevap aynı olur. Palamudun içinde meşe ağacı görünmez. Oysa palamudun gözle görünmeyen bir sırrı vardır. İçinde doğanın her daim aynı çalışan formülü, ustalıkla gizlenmiş dizgisi gizlidir.


Enerji

Palamut, diğer her şey gibi saf enerjidir. Toprağa düşer ve titreşim başlar. İşte o noktadan sonra tüm dünya onun için çalışmaya başlar. Dünyanın enerjisi o küçük palamuda transfer edilir. Düzen kusursuzdur. Örneğin havucun titreşimi, meşe palamuduna karışmaz. Yani palamuttan havuç çıkmaz.


Palamut toprağa değdiği andan itibaren, kilometrelerce uzaklıktaki enerji bile, tıpkı verilen emri uygulayan askerler gibi, ona akmaya başlar. Palamut meşe ağacı olmak üzere kodlanmıştır. Aynı frekanstaki tüm gücü kendine çeker. Palamut dünyadır, dünya da palamuttur.


O küçücük tohum filizlenir, yeşerir ve büyümeye başlar. Topraktan gelen enerjiye, atmosferden gelen güç dahil olur. Sadece büyütmek üzerine çalışan tabiat, gereğini yapar. Filiz fidana, fidan ağaca, ağaç devasa bir meşeye dönüşür. Aksi mümkün değildir.


Meşe palamudunu görkemli bir ağaç haline getiren şey, yani evrenin modus operandisi (daha basit haliyle çalışma şekli) tüm canlılar için geçerlidir. Bitkiler de hayvanlar da sürekli titreşim halinde olan enerjidir. Biz insanlar da öyle. İşte bu enerji, kendiyle aynı frekansta olan gücü çeker. Çekim her şeyi büyütür. Doğada küçülme söz konusu değildir.


İşte biz buna çekim yasası diyoruz. Diyoruz da... Bu işin bokunu çıkardıkları için tam olarak ne olduğunu anlayabilmiş değiliz. Çekim yasası denilen mutlak gerçek, öylesine magazinsel hale geldi ki... İşin arkasındaki bilim unutuldu.


İnsanı uygun gerecin altına koyun ve inceleyin. Hücresel bazda, gözle asla görülemeyecek bir şekilde daima titreştiğini fark edersiniz. İnsan saf enerjidir. Tüm hücreler titreşimle büyür ve yenilenir. Bulunduğunuz frekans sizi olduğunuz kişi yapar. Daha doğrusu olmak için doğduğunuz kişi.


Patatese dönüşen palamutlar

Ancak insan meşe palamudu kadar şanslı değildir. Duyguları vardır. Yetmezmiş gibi düşünür. Hem de fazlasıyla düşünür. Çevresel faktörlerden etkilenir. Başkalarının enerjisini emer. İstem dışı dizgisi bozulur. Bu nedenle insanların %99'u kendi frekansının dışına çıkar. Olmak için doğduğu kişiden başka bir şeye dönüşür.


Kimya bozulur. Evrenin işleyişi sekteye uğrar. Bilinç altı üst bilince karışır. Duygular düşüncelere, düşünceler kalıplara dönüşür. Kalıplar ise davranışları etkiler. Bozuk çember kusursuz bir şekilde kendini tekrar eder. Sonuçta etrafınızda bolca gördüğünüz, hayallerinden uzaklaşmış, mutsuzlaşmış, fizyolojisi bozulmuş, nefes alan ama gerçekte yaşamayan insanlar oluşur. Meşe ağacı olacak palamut, patatese dönüşür.


Palamut hep aynı şekilde titreşir. Frekansını değiştirme şansı yoktur. Ancak bu talihsizlik değildir. Meşe ağacına dönüşerek ödülünü alır. Oysa insan kendi titreşimini değiştirir. Başka frekansa geçer. Farkında bile olmadan, istemediği bir şeye dönüşür.


Yaşam amacını bulmak

Doğru frekansta olan (ya da frekansını tekrar olması gerektiği yere çekebilen) bireyler ise yaşam amacını bulmuş kişilerdir. Veya size dışarıdan öyle görünürler. Sağlık, mutluluk, şans, kazanç onların yanındadır. Bunlar enerjisi bozulmamış insanlardır.


İşte aslında evrenin de yaşamın da sırrı bu kadar basittir. Palamut dünyadır. Meşe ağacı ise kainat. İnsan dünyadır. Yolunu bulmuş ve kendine dönüşmüş insan ise kainat. Aynı şey.


Ahmet, Mehmet, Hans, John dünyadır. Einstein, Edison, Tesla, Musk ya da Gates ise kainat. Aynı şey.


İnsanı palamuttan ayıran bir diğer fark ise... Bozulmuş frekansını tekrar ayarlayabilme ve düzeltme yetisine sahip olmasıdır. Kolay değildir ancak yapılabilir.


Aristo değilim. Nasıl sorusuna eksiksiz bir cevap veremem. Ancak doğru frekansını kaderi yapmayı becerebilmiş kişilerde gözlemlediklerimi basitçe sıralayabilirim.


Yazıyı %101 seviyesinde rasyonel, aklını duygularının önüne koyan, "New Age" ve ucuz kişisel gelişim mantralarından haz etmeyen biri olduğumu hatırlatarak bitrelim...


Meşe ağaçları...

  • Para, başarı, konum için değil... Kendileri için çalışırlar.

  • Tek amaçları kendini gerçekleştirmektir.

  • Ömründen uzun idealleri vardır.

  • Anlamlı işlerle uğraşır, bu işlerle başkalarına da anlam katarlar.

  • Başarıyı da serveti de itibarı da getiren, başkaları için ürettikleri anlamdır.

  • Düşmezler. Makine gibi yaşarlar.

  • Düşseler bile hemen kalkmayı becerirler.

  • Hayır kelimesini duymaktan hoşlanmazlar.

  • Olmazı oldurma işindedirler.

  • Büyük bir yaratma enerjileri bulunur.

  • Kötüyü düşünür ve planlarlar. Ancak bunu dışarıya yansıtmazlar.

  • Sonuç odaklı bir optimizm ile yaşarlar.

  • Başarısız olmaktan korkmazlar.

  • Başkalarının kendileri hakkındaki düşüncelerini umursamazlar.

  • Kazansalar da kaybetseler de büyürler.

  • Ömür boyu çalışmasalar da hayatları boyunca üretirler.

  • Nefes almadıklarında değil; üretmeyi bıraktıklarında ölürler.



13.073 görüntüleme4 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page