Hepimiz her birine duacıyız. Olmalıyız. Günlük operasyonları o kadar yoğun ve stresli ki, iletişimlerini fazla düşünme şansları yok. Biz yardımcı olalım!
3 haftadır evdeyim. Ekibimizi ve sistemimizi uzağa taşıdık. Herkesi güvenceye alıp, yeni bir düzen kurduk. Şubat'ın 2. haftası, yani İtalya'daki durum ağırlaşmadan birkaç gün önce Milano'daydım. Buna bir iki hafta sonra ailemizin New York ziyareti eklendi. Bugün itibarıyla global krizin yeni merkezi...
Döndük ve kendimizi izole ettik. Temasımızı sıfırladık. Kritik zamanı aştık ve rahatladık diye düşünürken, bir sabah boğaz ağrısı ve ateşle uyandım. Sakince bekledim. Ateş düşmeyince, geç bir saatte İstanbul Altunizade'deki bir özel hastanenin acilini ziyaret ettim.
Tahmin ettiğim gibi acil servis bomboştu. Durumumu anlatıp, viral değil bakteriyel bir enfeksiyon yaşadığımı düşündüğümü, hızlı bir kan testi ve muayene istediğimi söyledim.
Serviste kendi hayatını riske atarak çalışan ve önlem olarak sayısı düşürülen görevlilerde, belli etmemeye çalışsalar da ciddi bir stres hakimdi. Hiç doktor yoktu, yukarıda izole edilmişlerdi. Acilde kimse yoktu ama koca hastanenin tüm oda ışıkları yanıyordu. Belli ki tamamına yakını doluydu.
30-40 dakika sonra fazlasıyla korunmuş medikal kıyafeti ile doktor bey belirdi. Temas minimumda bir kontrol, kan ve boğaz kültürü testinden sonra rahatladım. Bakteriyel boğaz enfeksiyonuydu. Onlar da rahatladılar elbette. Hızlı bir antibiyotik ve ateş düşürücü serum sonrası, reçetemle beraber eve döndüm.
4-5 gün geçti, semptomlar ortadan kaldı. Çok şükür ki iyiyim.
Türkiye'de toplam 35.559 adet sağlık kurumu bulunuyor. Bu kurumların 1.534'ü yataklı. Sağlık Bakanlığı verileri.
Binbeşyüzün üzerindeki sağlık binasında şu an neler yaşanıyor tahmin edebiliyoruz. Çok zor şartlar altında büyük bir mücadele...
Elbette önemli olan operasyon. Yani işleyişin yürüyebilir durumda kalması, beraberinde gerçekten enfekte olup, Koronavirüs pozitif olanlar için yaşam savaşı...
Tüm bu karmaşa içerisinde, özel sağlık işletmelerinin markalarını da korumaları gerek. İşte bu, bir dizi adımı eksiksiz uygulamaktan geçiyor. Önerileri sıralayalım...
Tecrübeme göre bu dönemde özel sağlık kuruluşlarının iletişimi 3 adımda yönetmesi gerekiyor.
Birinci Adım: Şeffaflık
Özellikle sosyal medyada ciddi bir iletişim kirliliği var. Böylesi karmaşık dönemlerde, eşin dostun tanıdığın değil, yetkililerin açıklamalarına kulak vermekte fayda var. İşte bu nedenle, durum ne olursa olsun, sağlık kurumlarının şeffaf olmaları şart.
Elbette önceliği ekiplerinin sağlığına vermeliler. Onlar sıkıntıya düşerse (ki düşmemeleri maalesef güç) süreç çıkmaza girer. Bu sebeple iç iletişim kanallarının 7/24 açık olması, kriz yönetimi planının eksiksiz işletilmesi hayati.
Dış iletişime geçildiğinde ise hastanelerin gündelik faaliyetleri, hasta sayıları ve vaka durumları hakkında dürüst bilgiler verilmeli. Sağlık çok hassas bir denge doğru... Bazı verilerin kurum içinde kalması da önemli, evet. Hasta gizliliği ve mahremiyeti de kilit.
Bunun için dengeyi bulmak ve korumak öne çıkıyor. Şunu unutmamak gerek: Eğer siz iletişiminizi kontrol etmezseniz, başkaları sizin adınıza konuşmaya ve fikir üretmeye başlar. Ve kontrol elinizden kaçabilir.
İkinci Adım: Fayda
Bu dönemde hepimizin bilgiye ihtiyacı var. Alakasız kişilerden gelen, subjektif yorumlara değil... Ciddi otoritelerden bize akacak, doğru ve faydalı bilgiye.
Özel kuruluşların bu noktada kendi uzmanları üzerinden bilgi kirliliğini gidererek, koruyucu/faydalı içerik üretmesi ve yayınlaması şart. Yasal mevzuatın izin verdiği ölçüde elbette.
Üçüncü Adım: Kesintisiz İletişim
Herkeste panik var. En sakin olanımızın bile aklında pek çok senaryo dönüyor. Bu yüzden özel sağlık kuruluşlarından akacak bilginin ve paylaşılacak içeriklerin sürekli olması şart.
Hastanelerin tamamlayıcı personeli tam da bu aşamada devreye giriyor. Süreçte mutlaka yönetim tarafından onaylanmış bir soru-cevap seti kullanılmalı. Resepsiyonistten temizlik görevlilerine kadar, herkes bir baz iletişim eğitiminden geçirilmeli.
Her soruya cevap verilmeli. Uzaktan bile olsa herkes için değer üretilmeli. Kriz sona erdiğinde sağlık kuruluşunun marka imajı hafızalarda saygın-güvenilir-paylaşımcı kalmalı.
Biz hayatımıza saklı ve korunaklı bir şekilde evimizde devam ederken, onbinlerce doktor sahada. Bu bir savaş ise, ki öyle, en ön cephede bizim için çarpışıyorlar.
Bazı mesleklerin hakkı ödenmez deriz ya... Alın ve sağlığı en başa koyun. Bugün, yarın ve daima bu insanların emeğini aklınızdan çıkarmayın.
Tüm sağlık emekçilerine şükranlarımla...
Comments